20101120

bu defa sıkıntılı...

Bütün gün yataktaydım yüzümde yastık izi,
Seninse geçmişinde binlerce ağır yenilgi,
Çok şaka yaptıysam, aslında korktuğumdan,
Beni zaten tanırsın sen...


diye başlayan tatlı bir şarkının,


Midem bulanıyor galiba dünya tuttu, beni hep unuttu diye devam etmesi ve derler ki bir yerden sonra acımaz daha fazla, zaten aşk kötü bir şaka anlamaya çalışma,her güzel şey bitermiş aşk nedensiz sevmekmiş diye sürmesi tuhaf aslında...


Bugün tüm gün uyudum sanki...


Hatta hala pijamalarımla oturuyorum, hiçbir şey yapmadım.Şarkıdaki gibi sürpriz yapıp çat kapı gelecek bir arkadaşım olmadığından kimseye böyle dert anlatmadım da...Derdim var mı ki?...
Sanki var.


Birilerinin artık seni aramıyor olmasına üzülmek?...


Birilerinin umrunda olmadığını düşünmek?


Birilerinin yalan söylüyor olduğunu hissetmek?...


Birilerine gördüğüm rüyayı anlatmaya korkmak...


Aldatıyorum diye karşımda bağırıyor olmasına karşı gülümsemek...


O rüyadan sonra acaba ben onu aldatıyor muyum diye endişelenmek...


Sevgili olmanın arkadaşlıktan tek farkının her cümle sonuna ya da başına aşkım cicim hayatım gibi kelimecikleri koymak değilde merak etmek, ilgi duymak, beraber üzülebilmek olduğunu düşünmek...


Telefona bakıp mesaj beklemek...


Bir üst kata çıkacağız, odam daha geniş olacak ama banyomu özleyeceğimi bilmek?...


Yok ben  bu banyoyu kullanmaya devam edeceğim, bana ne!...


Taşıma esnasında eşyaların çok sık kayboluyor olduğunu bilmek...


Televizyondan nefret ettiğimi bilen birinin sıkıldığım için televizyon izlemeyi önermesi...


Ellerimin yanması, ayaklarımın üşümesi...


Patos'un fazla acı olması...


En kuru ped'in Molped olmayışı...


Fanta'nın fazla şekerli olması...


Kayısılı dimes mükemmelken şeftalili olanın berbat olması...


Nivea'nın cilt tarafından hemen emilmemesi...


Pantene'in papatya gibi kokuyor olmaması...


Eski şampuanı özlemek...


Bardakta mısırcıların bölünerek çoğaldığını düşünmek...


Aseton'umun kaybolması...


Annemin bana eyeliner almış olması...


Annemin amaçsızlığı...


Motosiklet istiyorum dememe karşın biraz daha bekle sana araba alalım diyen babamın amaçsızlığı...


O kadar gelsin diye hayal ettiğin Cem adrian'ın gelmiş olması ve benim bir kaç adım atıpta gidememem...


Sonbaharında gidiyor olması...


Telefonumun bozulması...


Kulaklığımında bozulması...


Teknolojik aletlerden iğrenmek...


Saniyeler önce cips diye hafıza kartını yemeye çalışmam...


Yorum özürlüsü olmam...


İnsanlarla konuşamamam...


Dün gece mükemmeliyetçi oluşumu hissetmem...(kabullenmem)


Aynaya bakıp kendimi güzel hissetmem, fotoğraf makinesinde görüntüdeki ucubenin kim olduğunu anlayamamam...


Yatağımın kenarındaki kardeşimin fotoğrafını görünce,uyumak bile istememem...O fotoğrafı gördükçe hiçbir şey yapamamam..


Love the way you lie şarkısının sadece klibine takılıyor olamam...


Onunsa hala hiçbir şey yapmıyor olması...


Yok yok bunlara üzülmüyorum zaten ben, baklava yedim o yüzden böyleyim...

5 yorum:

Demet dedi ki...

üst kata mı taşınacaksınız. aa güzel.
bir de, mükemmeliyetçi olduğunu hissettiren ben miydim acaba?

honeybee dedi ki...

evet,hatta şuan orayı temizleyip boşaltıyorlar...ve diğeri için de evet..

Emreabf dedi ki...

Sanki maddeler halinde sıralanmış durum bildirimi gibi olmuş sevdim bu anlatım şeklini.

honeybee dedi ki...

=)..

LoveMeorLeaveMe dedi ki...

benm de günüm tam olarak böyle geçti.. sonuç, mutsuzum. :p