20111118

...yarın çok geç, bu gece ölmeliyim...

20111105

Korkma Ben Varım!

                       ...

“Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş
olacağımızı düşünmüşümdür hep.”
                       ...
 
Murat Menteşten harika bir roman daha!
Bazen o da bizim dünyamızda mı yaşıyor acaba diye cidden sorguluyorum kendimi.Harikulade bir düşün ortasına düşmüş silah sesleriyle şokun ortasında kalırken soluksuz takip ettiğim bu roman hayretlerimin üstüne hayret katarak bir kere daha Murat Menteş'e duyduğum hayranlığı attırıyor.Bir göz atın derim.Çok şey katacak yaşamınıza...!!!



20111018

isme gerek olmamalı.

Merhaba.
Bir hocamız başka bir okula gitti blog ve inanır mısın "acil" görevler falanlar filanlar onu geri bir veda etmeye uğramaktan alıkoymadı.Daha da garibi blog, gittiğinden bu yana en az 5 kere geldi okula...Ne garip.İnsanın "vefalı olanı" bir başka oluyor işte.Bunu tam o gün söylediğimde de herkesin yüzünde bir gülümseme vardı, benden başka herkesin...
Birilerinin ışık tutmasına gerek kalmadan da bulunabiliyor yol, bunu fark ettim şu günlerde...Fazla büyütmüşüm gözümde, her şey gibi.Yanlış doğru ilerliyorum blog.Tut beni.


Cem adrianın sesine aşina kulaklarım şu an yine ona ait kelimeleri çekiyor içine sindire sindire(hiç tutunamadığım gidenlerimsin...)
seve seve...Sen benim...ve nihayetinde bu...



20111009

Merhaba.Şimdi blog kimse beni anlamıyo, kimse umursamıyo gibi şeylerle başlayabilirdim ama başlamayacağım diğer yandan bunu söyleyerek zaten başlamış oldum.Bu cümlenin ışığında ise aklımı çoktan yitirmiş olduğumu açıkça görebilirsiniz.
Aklım, yere dökülen şekerde...Şeker ben temizlemezsem orada kalacak...Aklım kurtta, gömleğimin üzerinde gördüğüm kurtta...Sobada cayır cayır yanışını izlediğim gömleğimde...Aklım gece kilitlediğim kapımda, kapımın arkasına dayadığım komidinde...Aklım sabaha dek uykusuz kalıp, kurtuluş gibi gördüğüm lakin daha da kırıldığım kadında, adamda...Aklım onun gerçekliğini reddediyor artık. Ve çevremdekiler,hiçbirinin gerçek olduğuna inanasım yok.Aynadaki görüntüm yanılsama, aynada gördüğüm her şey yanıltıyor beni.Aklım aynadan gördüğüm,camımın yansımasında...Aklım uçmuş aslında.Hiçbir şey hissetmiyorum şuan, bir şeyler hissediyorsam da  kırgınlık,hüzün ve bıkkınlık.Gelecek için sabredilme umudumu yitirmişim galiba zira aklım artık ödevimde değil.Geleceğim ödevimde bile değil.Geleceğim var mı ki?Hep bıkkın, sıkkın şeyler yazmak istemezdim.Daha iyisi olana dek...


Yağmur yağıyor,benim yağmurum...

20110825

                                                                           ..........

Tren camından gerimde kalan şehre bakar gibi hüzünlüydü, geri döneceğini bile bile sana ağlamaklı bakan gözlerim...Sessiz ıssız kalırdım, aramanı  umut ederken...Fazla mı duygusal oldu?...
South park'ın başlamasını beklemek kadar heyecanlıydı oysa geleceğin dakikalar...heh, nelerle karşılaştırdım halbuki hepsinden daha güzel bu duygular, misaller olmasa nasıl anlatırım ki?
Nasılsa kimselerde okumuyor burda artık beni, yanlış yapsam pek de önemli değil dimi?..
Neyse..

20110802

o kirpik hala bende sevgilim...

                                                                    =)

20110801

bir tatlı huzur...

...

Çocukluğumda hep dua ederken neden avuçlarımızı göğe açtığımızı merak ederdim.Kendimce fikirlerim de mevcuttu.Şimdi düşündüğümde en çok şu fikrim hoşuma gidiyor.Dua ederken,Allah'a hem şükürlerimizi hem de tereddüt ettiklerimiz için affımızı dilediğimizden gökten nur yağardı...Ben hayalimde görürdüm bunu ve avuçlarımızla o ışık selinden nurları alır, yüzümüze sürerdik...
"Nur yüzlü" nün tanımını böyle canlandırmıştım beynimde...

Ramazan gelince melekler gelir derlerdi çevremdekiler...Meleklerle yanyana yaşamak...Bu yüzden o ışık seli hiç eksik olmazdı gökyüzünden... 


Bir tatlı huzur...
Öyle ya, şerrin olmadığı yerde huzurdan başka ne olabilir?
Ve ki meleklerin varlığını bilmek...
İman penceresinden bakabilmek hayata, ne büyük ödül!..
Böyle gelebilmek hayata...
...

Bu bayram ki, nice ateist geçinenlerin iç geçirip oruca,namaza merak salmalarının sebebi...
Ne güzel! 
Bu dahi güzel, tüm güzelliklerinin Sahibi için, bile isteye yapılsa, daha güzel...

Ve ben daha geçen hafta Fatma Abla'yla tanıştım.Sohbet tadındaki öyküsüyle buldum onu.Sesimiz olsaydı, "iki kişilik rüyalar"ımızda, ömürsün abla! derdim...
Derdim de, sonra gülüşüp, onu dinlemeye devam ederdim...
...
Şimdi yine sukut halini alıp, gidiyorum...
Herkese, huzurun ayı'nda, sabır ve sağlık diliyorum...
Hayırlı Ramazanlar...


20110704

halaa, dinleyen biri varsaaa.....

Welcome baby...

Yaşıyor olmaktan daha garip bir şey geldi başıma.Abla olmak!
Pekala, kimse beni takmıyor olsa da, pek minik alıp besleyesi geliyor insanın...Bu sabah şahsım ablası olarak ilk nazarlığını takıp, sağlıklı bir hayat diledim küçük, Soner'e...Aile ikiye bölünmüş durumda aslında, Ahmet diyen de var Soner de...Velhasıl, İki ismini de koyduk ki, kendi seçsin...Karakter kısmı, yaşamına kalmış...İyi hissettirmeli ona...Eh be, blog...bu da mı gelecekti başıma!?!

20110701

helva, ekmek,çay...

Sherlock, 'dava kapandı' demeyi nasıl bekliyorsa,
Adını koyduğum ferihası rezil rüsva olmaktan nasıl kıl payı kurtuluyorsa,
ben de artık tamamiyle hür! olabilmeyi bekliyorum ve istenmeyen şeylerimden kurtuluyorum ki, beni bir hal alıyor.Hastayım fena...Çok fena...Bir ben biliyorum bir de sen blog.Şşş sakın söyleme kimseye...

Sanırım rüyalarım da tamamlandı.
Anlaşılan yolun sonu...
Bitti,bitecek...

20110416

Ey beni, görmediğim bir kişiyi sevmekten dolayı ayıplayan kişi, beni aşkta zayıf birisi olarak tanımlamakla aşırı davrandın.Peki söylesene bana, cenneti de ancak tasvirle tanıyor değil miyiz?  (ibn hazm)




;)

20110415


  • Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan.
  • Bir dost kimdir? Öteki bendir...
                                                                       Nietzsche

Bir dostum olsaydı? Olabilir miydi? Belki de fazla sevecen biri değilim.Her neyse.

Aptallığımı kendi kendime kutluyorum.Çünkü. birilerinin sözlerine inanmaya devam ediyorum.O birilerinin bana iyi geleceğini düşündüğüm halde, acı ama gerçek.

İsteksizim, beceriksizim, diğerlerine parazit bir yaşam sürüyorum sanki.
Bıkıyorum...

Yarın için güzel bir planım var.Mutlu olmayı hedefliyorum.Sonrasını düşünemiyorum bile.Bir kaç yudum çay, belki kahve...Ne dersin?

Bana iyi gelecek bir dua fısıldar mısın?

20110406

benden ziyade..

...
Önceleri, çok önceleri...
Bir mektup yazmıştım, yazmışım...Buldum.
İlk mektupmuş kendime, kendimden geri kalana...
''Karanlığın hüznü bir başka, aydınlıkta matem saklamak nasıl zor! Tanrı varlığı konusunda kararsızım ama geceleri beni kucaklayan biri var bu soğuk odada..Bir gece elleri saçlarımdaydı, beni sevdiğini söylemişti..Yumuşak ellerini çekerken, beni beklediğini söylemişti...''
Sonra inatla Tanrı'nın beni sevdiğini söyleyen bir adamı okumuştum.Bu adamı okumamı söyleyen o adamı tanıyalı az olmuştu, dilimi ve kalbimi bu kadar kısa sürede açabildiğim ilk insandı o.''İnançları benden geride kalıyordu, beni içine alırken...''
Sonra dedim ki, siz benim hiçbir şeyimsiniz...!!!
Arındım, ne kadar bağlayan varsa ayağımı prangalara...
Süzüldüm,özgür kaldığımı düşünürken bulutların arasında...
Sonraaa, hızla düşmeye başladım, o kadar boştum ki...




Aklıma biri takıldı...
Tanrı, şimdi olsa elimi tutar mıydı?
Sever miydi beni yine?
Düşündüm, "tut elimi" diye haykırdım...İçimdeki her şey yerinden oynamıştı sanki...
Gözlerimi kapadığımda, soğuk suratıma süzülen sıcak damlalar vardı...Gözyaşlarım mı?
Hayır değil...!! Belki de Tanrı benim için ağlıyordu...O beni çok seviyor olmalıydı...




...Ve yine uyandığımda, rüyanın yorgunluğu üzerime çöküyordu.Gözlerim açık, sesim soluğum çıkmaz halde devam ettim rüyama...Biri vardı karşımda, yüzü belli, eli,elleri,kırmızı eldivenleri..Her şeyi netti...Karşımda durup dans ediyordu sanki, boğuluyordum ama, korkuyordum...Karabasanlarımın en saçma olanı bu belki...




Her gece ve her sabah felç kalmak...Nasıl iğrenç bir duygudur,bilemezsiniz.Ölüm deneyimleri bunlar bunlar, geçer acısını bırakırlar deyip yaniden bakıyorum hayata...




Gün içindeki stresli halim, en doğal halimi, içimi, içimdekileri dışa vurmama sebep oluyor.Babama "hayır kimsem yok, tek bir arkadaşım bile yok!" derken ki halim mesela..




Ve şimdi, "En sevdiğim", "en sevildiğim", onun bana minik hediyesi...Mutluyum...O hediye, utanmazca, beni sana gönderenden daha çok seviyorum seni derken ki şaşkınlığımı görmeliydiniz.Doğrusu üzüldüm.Güya inançlı halini bana aşılamaya çalışan sevgili, üzdü beni.




...




Anne ve babaya inat, onların kötü bakışlarına inat,yalnızca ölmeyi bekliyorum..




Son zamanlardaysa,  daha çabuk ölmek için şunları sık sık yapıyorum.




* Bol bol kola içiyorum.




*Saatlerce telefonda konuşuyorum




*Gün içerisinde cep telefonunu bedenimden uzaklaştırmıyorum.




*Aşırı hemde çok aşırı kansız olduğum halde çay içiyorum.




*Görülecek onca güzel şey dururken, mantıksız ayrıntılar yakalayıp kendimi strese boğuyorum.




*Günlerdir, ilaçlarımı kullanmıyorum.




*Her gece ve gündüz ağır rüyaları sürdürmek için çabalıyorum.




Yapıyorum işte...




Yavaş yavaş, ''yaşayarak'' ölmek için bunlar...




Garip bir hal var üzerimde...kendimden gayrı ''kendim'i kaybettim, onca ben arasında...

20110329

Katilimi Tanıyorum..!!

Selam olsun size, ey ebna-yı adem..!


Özet geçeceğim. Korkmayınız.Elinizi de korkak alıştırmayınız,rahatça sayfanın aşağısına süzülebilirsiniz.


Yakın geçmişten başlayalım, başımızda bir dert var ki sormayın(!)
Kısa notlar, gayet başarısız yazılmış, Türkçe'den bir hayli yoksun mektuplar alıyoruz.İsimsiz...


Bana mükemmel bir isimle hitap etmiş sevgili psikopat, egoist arkadaşımız mektubunda diyor ki ; Öv beni Öv!


Pekala deyip, boyun büktüm söz gelimi bıyık altı gülerken..
Efendim, O muhterem şahıs, o en iyisinin iyisinin iyisinin en iyisi,çok daha iyisi olduğunu iddia eden egoist salak, öyle mükemmeldir ki, bir mektup ardına saklanacak kadar acizdir.


Tanıdığım ve ses çıkarmadığım arkadaş, ki bayağı yakın bana, ne desem sana sahiden bilemiyorum.İyi eğlendik, eyvallah  ellerine sağlık.Sövmediğin, sövmeyi unuttuğun bir yer gözüne çarparsa n'olur bir daha yaz.Mektuplarını hasretle bekliyoruz.


İnsanlar işte, eğlence arayışı, bir türlü bir anlama bürüyemediğim kelimelerimle ben onlardan çok uzakta...Sınav sistemine top oynayarak karşılık veren dostlar, sizi de ayrıca gözlerinizden öpeceğim.


Bunun dışında, yaşıyoruz işte arkadaş..!
Sınavları zerre umursuyorsam ne olayım! Havalar güzel, sevmek güzel, eh hani bende fena sayılmam : ) Şahsi kanaatim odur ki, halamın da desteklediği tek cümleyle, benden adam olmaz.Olmaz tabi ya, ne alaka,durun orada!


Keşke sadece kitaplarınla tek başına yaşayabileceğin bir ada olsa yeryüzünde...Bir de hani şimdiki zamanda değilde, daha öncesinde olsa.Bu çağda yaşamak zoruma gidiyor.Benim gibiler için..Gitsek, yaşasak..Sevgiliyi unutmuyorum elbet, yoksa gece inip hava kararınca nasıl bakılır tek başına parlak yıldızlara, dahası karanlık ağaç dallarının ardındaki gölgeden kimin kolları koruyacak?Kime kahvaltı hazırlama heyecanı yaşayacaksın ki, taze yumurtaları kaynatırken..Daha öncesinde, o yumurtanın rafadan mı, omlet mi olacağını kimle tartışacaksın?..Kimin hırkasına bürüneceksin ki, aşk adına..
Sevmek güzel şeydir..


Tüm bunların içine rahatsızlanmakta tabii olur muydu?... Bilemiyorum.
Aşırı kansızlık sonucu halsizlik, odaklanamama gibi problemler yaşadım bir müddet.İyiyim iyi..!


Eskiyi tamamlama çabasında yeniden eksik kalmamaya çalışıyorum.Anlam vermeye çalışıyorum kelimelerime..Can gelsin, defterimin solgun yüzüne...
Dahada derdim yok.
Hasılı, sessiz sedasız yaşamak-ölmek- istiyorum..


''Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...''
Öyle ya, güzel...


bu kadar.
iyi geceler.

20110315

ŞvBvS

Yemin ediyorum!
Yazacak şeylerim vardı.Güzel sözlerim vardı aklımın satırlarında.
Lakin, aklım uçtu gitti,uyku oturdu gözlerime..Özlemiş olmasam uğramazdım buralara..

Diyeceklerim arasında şeyh yoluna ayak aşındırmaktan, imgesiz ve şiirsiz kalmaya dek her şey vardı. Gel-gitlerimi nev-bahar'la  atlattığımı da söyleyebilirdim.Kulaklarımın hoş bir sohbete acıktığını ve ancak açlığını yatıştıracak kadar vakitte buna doyduğunu anlatabilirdim.

Normal insanlar gibi belirli bir konuda yoğunlaşabilmek istediğimi, olan biten her şeye güldüğümü,sınava rağmen yoğun dikkat dağınıklığımı, aşırı mutlu oluşumu,ilahi bir emir ile Allah'a ibadet ve karşılığında mutlu kalacağımı, Türkçe'yi daha da dikkatle düzgün kullanmaya çalıştığımı hatta ileri gidip konuşmaları dinlerken anlamını ince bir elekten geçirip cümlenin doğru kurulup kurulmadığını, buna karşın benden çok daha iyi olduğunu bildiğim biri karşısında ağzımın bıçak açmamasını ve konuşmak zorunda olduğum yerlerde hata yapmamı, ve de bambaşka bir konuya atlayarak laleyi çok sevdiğimi söyleyebilirdim mesela...Yok aslında ben, sadece ''merhaba!'' deyip gidecektim...Özlemişim ;)

20110308

Türkcell'le Bağlan Hayataa...!!!



...


Bir kütüphanede ne yapabilirsiniz?


Hatta, boş bulup daldığınız odasını ne sebepten işgal edersiniz?


Hey hey kendinize gelin, size bırakmamalıydım doğru.


Belki de şöyle sormalıydım, acil bir görüşmeniz var işlek caddenin ortasında kaba gürültünün içindesiniz.Bedeninizi sürükleyeceğiniz ilk yer neresi olurdu?


Kitap alabilmek uğruna gittiğim kütüphane de, ilgili memura nefret duymaya başlamak aklıma gelmezdi hiç.Üyeliğimi siliyor tamam, peki, üyeliğimi yeniliyeyim dediğimde zorluk çıkarmanın ne lüzumu var lan, sayın memur?Tenhada yakalayacağım seni.


Artık orayı telefon görüşmelerini en rahat yapabildiğim bir yer olarak kullanıyorum.
İmzalı,mühürlü,yazılı,çizili,müdürden tescilli kartımı yırtıp attığımdan beri...


Bir de, sevgili blog.Seni kapayanların elleri kırılsın.Seni benden koparan minik fikirli zat'ın olmayan fikri kopsun.Oh.


Ben mutluluğuma erişince, sensiz kalmak doğru olmazdı.İyiyim evet.Bayadır...
Düşününce ya da -silkinip kendine gelince- gördüm ki, baya sıkmışım kendimi.Sonra dedim ki, n'oluyo lan..!
Dakika itibariyle danalar gibi saldım kendimi çayıra...Mecazi değil, sahiden.=)
Çok açıldın diyor kafamın içinde bir ses, diğeri otur oturduğun yerde diyor ona.Sonra bu ses -bana daha yakın olduğunu düşünüyorum- '' kalk yaz'' dedi.Hadi ikilemde kalır insan tamam da, benim ki ne oluyor yahu?..Bir yanım fazla kapalı diğer yanımı yadırgıyor, ki o yanımın bi zararı da yok.Ben anlaşılan sözleriyle tertipli olma işini abarttım.Artık böyle yaşıyor olmaya alışmıştım ta ki, günlük hayatta beni anlayabilen insan sayısı, felsefe seven arkadaşlarımdan ibaret kalmaya başlayana dek.Ki benim felsefe sever arkadaşım yoktur.Hiç.1 tek bile, hiç.0 mantıklı bir açıklama değil.Hiç, uygundur.


Gününüz kutlu olsun bayanlar.Günün tadını çıkarın, 8 mart biter bitmez haklarınız, size de saygı duyulması gerçeği unutulacak çünkü.Mutlu olmaya bakın.Öldüresiye sevileceksiniz.



20110228

"hiç-bir-şey"

...

Hiçbir şey’i düşündünüz mü? Malum, “hiçbir şey” terkibindeki hiç Farsça, bir Türkçe, şey ise Arapçadır. Bin yıllık tarihimize bakınca, hiçbir şeyin “hiçbir şey” kadar “Türkçe” olduğunu göremezsiniz. Bu kelimede kardeşlik var. Birlik var. Kesrette vahdet gibi, hiçlikte varlık var. Her şey, ‘hiçbir şey’de mündemiç olmuş sanki. Farsça-Türkçe bitişik yazılırken, Arapçaya küçük de olsa mesafe konması bile manidar. Hiçbir şey, dilimizin ve tarihimizin atom çekirdeği gibi. Hiçbir şeyi anlamak her şeyi anlamaktır.  

....




Düşünmüş müydünüz sahi?..

20110218

bende doğdum,15 defa...

Ey ben!
Yaşantına anlam kat.
Ömrünün saniyelerini say.
Hayatı bir tüy gibi hafif yaşa.
Kader okyanusunun dalgalarına bırak kendini.
Yapman gerekeni yap sadece,
sonra da bekle.
Haris olma!
Çırpınırsan batarsın.
Tutkular batmanı hızlandırır.
Teslim ol!

Kenz faran


...demiş.İyi de demiş, sahi ben bir şeyleri unutuyorum derken kimliğimi hatırlamak!

Kış geldi diye, kabuğuma iyice çekilmiştim.Şimdi havalar böyle güzelken, insanlardan tiksinmeyi bırakıp, kendime gelmeye çalışmalıyım.Gel sevgili okur, otur yanıma sana anlatacaklarım var!

Mevsimleri, yaşlara benzetmiştim uzun zaman önce.
İlk bahar, minik bir çocuk, kız veye erkek, yeni bir insan!
Yaz, genç bir insan belki 20'li yaşlarında...
Sonbahar, o tabi ki, olgunluk döneminde...Belki 35...
Kış,ölü bir ceset, toprak gibi..Yada kış, yeniden doğuş...Dirilmeden önce beklenen zaman...

Ben, ölümü yaşadım bitirdim.Şimdi yeniden diriliyorum,toprağımla, eriyen karlarımla..
Geçen yıl, unutmaya yüz tutan bilgilerimi hatırlamaya, notlarımı bulunca başladım.Sahi şu cansız şey, benden daha çok yaşayacak kimbilir...Dostumdu bir zamanlar. üzerinde gece olan defterim.Notlarım, yaptıklarım...Bana farklı şekillerde söylenilmiş aynı anlatılar, kısa kısa tuttuğum aynı anlamı taşıyan cümleler.Tabi ya, yaşamak öyle kolay değil.Şimdi, kaldığım yerden devam edeceğim,biraz daha çoğalarak..Özlemişim seni,çok...

Bütün bir uyku zamanı zamanında neden durdum?
Yalnız başına olmaktan korktum belki.Şaşkınlık da diyebilirim.Hep uykudan önceki zamanda gibiydim.Uykulusundur ama teslim edemezsin bir türlü zihnini boşluğa...Bunu ne çok yaşıyorum,nasıl canımı sıkıyor anlatamam.Gözlerim açık,uykudayım.Karşımda sıradan bir nesne, kendisinden çok başka bir anlam yüklenip karşıma dikiliyor.Belki düşüyor üzerime, belki dişlerini gösterir bir köpek gibi adım adım yaklaşıyor..Çığlık atmak istiyorum, boğazımda ses yok! Hırıltıya benzer bir şey. Zaten açık olan gözleri,uyandırmaya çalışmak...Aklın yerindeyken, rüya görüyor olmak..Bilince aşırı yüklenme sonucu belkide..Yalan söylemeye lüzum yok, bu rüyaları bile özlemişim ben.Acı çekmek zevk mi veriyor sana, derler insana..Şey, belki de..Evet...
Asıl acı, sessiz kalamamam da, kafamın içinde bin türlü ses varken bunları dışarı vuramamam...

Oh..
Doğuyorum...
Bir kaç saat sonra yeni bir gün başlayacak.
Ben yine uyuyor gibi yaparak kandıracağım güneşi, hemen gelmesin diye..Geceler öyle sakin, öyle güzel ki..
Kar tamamen kalktı sanki üzerimden..
Evet, doğuyorum...

Güneş'e tekrar inanmaya başlıyorum.Kendimden saklanırken, onlarda(inançlarım) kalmış her şeyin altında.
Şimdi sanırım önce, tembelliği bırakıp, hayalimdeki yaşantıya başlamak gerek..Sonra, yapmam gerekeni yapıp bekleyeceğim.Sınava hızlı bir hazırlık...Bilmediğim her şeyi yeni baştan öğrenmek mesela..Kendimden utanmam için bir gerek kalmadı, çünkü artık gerekenleri yapıyorum.Seni sevdiğini bildiğin bir insan, daha çok Sevgili yanındayken daha kolay bunlar.Yapmak zorunda hissediyorsun işte.Artık tembel olamazsın.
Yani, ben böyleyim x isimli dinleyicim.
Peki,sen nasılsın?
Sıkılmadın inşallah.
Yok konuş dersen, sabaha dek konuşabilirim ya bu zalimler izin vermez buna.Okul canım, okul..Hani her sabah kapısından en son benim girdiğim yer..Şimdi, ben gidiyorum, gel sende bana anlat bir şeyler,bekletme!..

Selametle!..

20110117

x.x

...

Birbirimize hiç söylemeyeceğimiz sözler kavgalarda çıkar ortaya.Gerçek hislerimiz ve ya gördüklerimiz...
Uzun zamandır böyle büyük bir kavga etmemiştim.Sabahın yedisinde hemde...Bir anda bağırışmalar, tükenen sabrım,yükselen sesim ve sonuç; annemin elinde kalan saçlarım...

Meğer sahiden de zorla katlanıyormuşuz birbirmize.O hiç ''hanife'' yi sevmemiş.Burada olanı...Görmek istediğini asla veremeyeceğim ona..


Çoğu insana olduğu gibi, beni en çok sinir eden şey bir başkası ile karşılaştırılmaktır.Haklı olsalar gerçekten önemsemem.Kendimi toplamaya çalışırım, fakat onun beni benzettiği; makyaj yapmayı bi türlü öğrenemediği halde suratında bir kilo boyayla gezen, her dakika saçma sözler söyleyip buna espri diyen ve gülen, bir haftada 2 sevgili değiştiren biri olunca sabrım kalmadı.Sesler yükseldi.
Ben, hiç birşeyimle tam ilgilenmiyorsunuz,kim olduğumu bile bilmiyorsunuz.
O, hiç bir işe yaramazssın sen, bak falanca kişi nasılda kendi işini yapabiliyor.
Yapmak zorunda olmadığım şeylerde görevim gibi gösterilince, dayanamadım işte.
En çok babama üzülüyorum aslında, sessiz, sakin ona da, bana da ses çıkaramayan bizi kıramayan babama...
Bileğimde kızarıklık hala duruyor, damarlarım şişkin sanki...Ne yalan söyleyeyim hepsinden çok içim acıyor.Beni hiç tanımamış, hiç ben olan ''beni'' sevmemiş.
Yine de ben hiç değişmeyeceğim.
Olmadığım biri gibi davranamam.
Belki de haklısın işte, aptalım ben.
Güzel olmadığım için özür dilerim.
O güzelliği her hangi biri için kullanamadığım için de...


Tek bir insanla olacağım ve tüm hayatım onunla geçecek...
Değiştiremem.
Sevgili ise,sevgili gibi davrandı bunu unutmayacağım.
Uyandırmamalıydım belki...


Bu dünyaya ait olmadığımı daha kaç kez yüzüme vuracak acaba, zaman?60larda dünyanın herhangi bir yerinde doğabilirdim.Umrumda değil.Çok amaçsız hissediyorum,bomboş.Canım yanıyor, onu bile umursamıyorum.Koşabilsem şöyle doya doya nefesim kesilene kadar..Şiddetli bir yağmur başlasa,öyle kalsam.Ancak kendime gelirim.Ki, geldiğimde döneceğim yer aynı.Kırgınım,çoğu şeye...
Acaba herşeyi bıraktım,böyle bir başına sana geldim desem.Sahi bunlar yalnız filmlerde oluyordu değil mi?

U-mutsuzum....

20110106

Sevimli ayılarla yeni yıla merhaba!!!


Bunu ilk gördüğümde klasik taksim tacizleri falan aklıma geldi.Acaba onlar da diyorlar mıdır, sevimli ayılarla yıla merhaba diye?..Ki sevimli oldukları konusu tartışılır.O sevimli(!) ayıcıklarla yeni yıla merhaba diyen kızlarımız ne durumdalar acaba, merak işte.