20101025

Bugün ''kendin'' için ne yaptın?


Seni,senden çalan toplumdur.
Böyle işte...İzin vermek istemiyorum buna.Okula gitmenin zorunlu oluşundan hoşlanmıyorum.Temizlik sorun değil,1 öğün yemek yemesem ölmem,1 gün okula gitmesem dünyanın sonunu getirmem,1 gün kitap okumasam hakkımda idam kararı da çıkmaz.Yapmak istediğim tek bir şey var,tüm gün boyunca...
Artık kendimi sınırlamaktan vazgeçtim.Ya eksik anlatıyorum çünkü,ya da tamamen değiştirip..Fakat bu benim rahat olabileceğim tek alanım değil mi?...Vazgeçtim işte,kendimi sınırlamadan...Bak blog başlığına
''herkes bilsin istedim''...Herkesin bilmesini isterken, susmaya çalışmam saçma.Bu kararımı bozdum,olduğu gibi anlatacağım her şeyi...mesela;

(Yasak aşk)

...Bi heyecanlandın değil mi?...Yok umduğun gibi bir şey anlatmayacağım.
Okullarda mutlaka kendi üniversite anılarını anlatmaya meraklı hocalar vardır.
Bizde de var çünkü..Birisi; öğretmeni ve sınıfındaki bir kızın aşkını, iğrenen gözlerle,aralarında 15 yaş vardı,adamın ruhu gençti evlendiler çocukları oldu,şeklinde heyecanla anlattı.
Sanane!
Hadi sen öğrencisisin biliyorsun,görmüşsün falan...İyi de o zaman banane!!!...
Yaş nedir ki hem, nedir ki isim?...
Bu hikayesini belki de benden korktuğundan böyle anlattı.Bir önceki dersinde,birini ne kadar çok özlediğimi falan söylemiştim sıra arkadaşıma.
Yanlış anlaşılıyormuşum meğer o anda.Evet bir gün görmesem bunalımlara giriyordum, evet artık görmediğim için,okul başka geldi bana...ama böyle bir şey değil işte.
İyi ki gitti zaten.İyi ki beni böyle katı bir halde koyup gitti.Arkadaşlarımı kötü etkiliyorum, benim kötü yanlarımı alıyorlar ve bunu farkında değiller, benim kötü oluşumu ise ona bağlıyorlar.Onun yüzünden böylesin diyorlar acımasızca,gözlerimin ta içine bakarak...

(Kabus)

Rüyalar her zaman geleceği yansıtmaz.Şükürler olsun!...
Bugün rüyamda Teomanın öldüğünü görmüşüm.Tv. izliyor oluyorum,sonra haberler geliyor ekrana,Teoman fazla alkol alıp,arabasıyla bir tepeden aşağı yuvarlandı.Öldü!...
Elimde ne varsa bırakıp,nasıl,olamaz diyebiliyorum.Sonra ağlıyorum falan.Deliyim işte.
Ölü tenini gösteriyorlar,solgun yüzünü...Ölme diyorum,olmuyor...
Tanrım!...Sen koru...Çok korktum işte.Meğer ne çok severmişim.Ben bile bilmiyordum.

(oh,tanrım ne yapıcam?)

Dostlarımı üzüyorum,sonra bende üzülüyorum.Doğru dürüst onlara zaman ayıramıyorum.Kampa gittik güya onlarla olacaktım,ben romantizme daldım.Ateş duasından sonra, yaptığım bir şey için, Sevgi azar yedi,Kazım'ından...Özür dilerim!...
Benden kötü yanlarımı alıyorlar dedim işte.Benim yüzümden,insanlar benimle iletişim haline girmeye korktuklarından onlara saldırıyorlar.Üzülüyorlar,üzülüyorum...
Kamp müdürü,romantik dedi diye kadına etmediğim lafı bırakmadım.Haklıydı aslında, yapmamalıydım...Dostlarımla ilgilenmeliydim...Söyledim bunu onlara, sizi üzüyorum bu yüzden artık sizden tamamiyle uzak olmalıyım gibi bir laf ettim.Pişmanım şimdi.Onlar itiraz ettiler,Sehercik ağlamış,Sevgi napıcağını bilememiş...Belki de uzaklaşmak yerine, insan olmayı denemeliyim.Onlar gibi, basit şeylere üzülmem,bir sorunun üstünde 10 defa konuşup 11. konuşmayı tekrar yapmam ama...Sıkılırım zaten...Böyle işte...
Kampta çok üzdüm,şimdi baya ezildim aklıma gelince.Arkadaşımın sevgilisini çaldığımı düşündüm, Seher'i zor durumda bıraktığımı, Sevgi'yi (ona göre) rezil ettiğimi...Benim suçum değildi,o el uzanmamalıydı bana,ben severim elleri çünkü...Bu kadar.

(tatlı hayaller)

Bitmeni, gitmeni istemiyorum.Onlarla konuşmanı da istemiyorum,dinlemiyorsun,ben kendimi üzüyorum.Kalbim ellerim kadar küçük değildi ya hani,unuttun mu, kırılmasın...Ve zorlamayacağım.İstersen...

(son yazı)

Kötü geçti, şöyle böyle oldu diye şikayet ettim ama tekrar dönmek istiyorum kampa, gerçekten...Bu kamp öyle çok resmi olmadı,rahattık...Birinin sırtından çıkıp,üşümüş bir teni ısıtmak üzere başka bir sırta geçirilen o hırkanın ne kadar değerli olduğunu anladım mesela...Her şey,basit bir hırkada, bir fincan kahvede, bir berede, kaçırılmaya çalışan gözlerde saklı olabilir.O sigarasını dudaklarından çekerken, o var ya, seviyorum oğlum o kızı deyişi bile romantik kaçabilirdi o kampta.Bunu diyen sınıf arkadaşım Ruhi, dediği insan, dostum Ceren...
Yerim sizi, Ceren üşümesin,Ruhi Ceren'e sarılırken pekala ısınabilir...O hırka Ruhi'yi ısıtan şey değil...O aşka doğru atılmış bir adımdı.
Dere'nin kenarında oturmak, yürüyüşte düşeceksin tut elimi demesi bile güzel...Ya da beremi verdiğim de elleriyle kulaklarımı kapamak istemesi.Benim için basitti her şey.Ben sadece oturuyordum,sadece yürüyor, kızaran bir kulak görmekten hoşlanmıyordum bir de...Ne hoş bi kızsın demesi, zerre etkilemedi, ciddiyim.Ya da battaniyeyi sırtıma dolaması...Üşüyen ellerime kahve tutuşturması...Ben bir dost kazanmıştım, o sıkıntılarını anlatabileceği bir insan...
Ruhi, mutluydu, Ceren mutlu...Seher kızgındı, Sevgi kararsız...
Sevgi, üşümüyorum ben al ceketimi deyip, aslında karşısında titrememek için zor duran Kazım'ı kazandığını düşündü...Ertesi gün benim Kazım'a dediklerimden sonra kaybettiğini...O al bardağımı yıka diyen Kazım'ın evlendiklerinde nasıl olacağı hayalimi dinledi.Mutlu görünüyordu.
Çok basit şeyler mutlu olabiliyoruz.Ufacık jestlere kanabiliyoruz.Biz zayıfız aslında...Acınası...
Burak benim dediklerimi onaylamakla meşguldu,Sevgi sinirlere boğuluyordu.Ben karanlığı seviyorum dediğimde Bende diyen Burak,belki de bizimle olmak istiyordu.Burak onaylamayı seviyordu belkide...
Hasılı, Burak'ı çalmış değilim,zaten hiç başlamamış bir ilişkiye zarar vermedim yani.Bilmem anlatabildim mi?...

Bir de eve yeni geldim.
Eve girinceye kadar mahallede ki komşunun 7 yaşındaki oğlu bile nerde kaldın diye hesap sordu.Kulaklıktan dolayı duymuyormuş gibi yaptım herkese...
Yazmasam olmayacaktı yani...Okuduysan sağol.
Gözlerinden öperim, bay...

3 yorum:

Anken Stein ©8ex-en8 dedi ki...

yazık.

sevgi dedi ki...

Mutlu değildim aslında... Sahte gülücüklerdi onlar.. İnsanlar gibi davranıyorum artık dedim ya... (bu arada isim kullanman tuhafıma gitti) xD

honeybee dedi ki...

artık kendim olacağım.sadece kendim...sade!...