20100702

Güvercin Gerdanlığı

Hani 18 temmuz benim doğum günümmüş,öyle diyorlar,hatırlamıyorum tabi.Hiçbir şey yaptığım yok hala...Arkadaşlar falan,görsem hatırlamayacağım yüzlerini o kadar uzak hissediyorum...Coğrafya sınavına gireceğim günde uykusuzdum dibine kadar..Ne olmasını bekliyorsam..Of!
Ben hep sıkılıyorum böyle,açılsın okul...Uğraş verin bana!


Her sabah saat 9 ile 10 arasında Güvercin Gerdanlığı*'nı okuyorum.Çok güzel bir şey...Aşk hep hayatta kalıyor ya hani onu görmek çok güzel..Aşk hep güzel.Miş'li geçmiş zamanlarda da,şu anda...İbn Hazm bu konuda geçmişten ışık tutmuş gibi, Mısır'ın hileli aynalarıyla...
Güvercin gerdanlığı, güvercinlerin boynunda bulunan halka biçimindeki tüyler, klasik İslam edebiyatında boyna geçen ve ölünceye kadar çıkmayan 'aşk zinciri' dir.


''Benim düşünceme göre aşk, ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir.''


''Her şekil kesinlikle kendine uygun olan şekli çağırır; arar, bulur.Her şey misli mislinedir.''


''Allah Adem'in eşinde bulacağı ısınmanın nedenini, Havva'nın kendisinden bir parça bulmasında kılmıştır...''


Öyle değil mi ama?


İçeriğe gelince,kitap 30 bölüme ayrılmış;on tanesi aşkın kaynaklarına dair.Sonraki 12 bölüm aşkın iyi ve kötü yanlarını,kalan 6 bölümde aşka zarar veren afetleri açıklamakta.


İbn Hazm’a göre aşkın belirtileri şöyledir: “İlkin sevgiliyi derinden derine seyre dalmaktır...Yine, bir insan, ancak sevdiği nesneden başkasına söyleyemeyecek şeylere sahip olduğunda onun aşık olduğunu anlarız. Başkalarıyla konuşsa bile, dışardan onu gözlemleyen kimseler, onun yapmacık hareketlerde bulunduğunu kolaylıkla sezerler... bütünüyle saçma sapan şeyler konuşsa, yalan bile söylese ona hak vermek, haksız olduğu anlarda dahi onu doğrulamak... Sevgilinin bulunduğu yere gitmekte ivedilik etmek, onun yanı oturmanın yollarını aramak ve ona yakın olmaya çalışmak... sevgiliden ayrılmayı gerektirecek her türden ciddi durumu hiç hesaba katmamak... sevginin belirtilerindendir....


''Aşkın Mahiyeti'' başlıklı bölümdeki bir beyite denizci halatlarıyla bağlandım.


''Bana verdiğin acıdan zevk alıyorum ey ümit kapım,hayır,hayır senden asla yüz çevirmem.
Şayet bana ''onun aşkını unutacaksın'' deselerdi cevabım lam ve elif olurdu.''(La=hayır)


''Sevgilimin adının geçtiği konuşmaları ve onun Anber kokusunun beni çevreleyip kuşattığı anları çok seviyorum.Eğer konuşacak olursa, onun güzel ve tatlı sözlerinden dolayı başkalarının sözlerine asla kulak asmam...Eğer zoraki ondan ayrılmak için kalkacak olsam, gözlerimi biran bile ayırmam ondan,yürüyüşüm ise ayakları yaralanmış bir hayvanınkini andırır.Gözlerim ona öyle mıhlanmıştır ki, bedenim ondan uzaklaşsa bile dalgaların ortasında boğulan birinin kıyıya baktığı gibidir ona bakışlarım.Onun uzaklaşmasını düşündüğüm zamanlar tozun içinde ve alevlerin ortasında susuzluktan nefesi kurumuş birisi gibi oluyorum.Göğe ulaşmak mümkün müdür öyleyse? desen bana, evet,diye cevap verirdim.Çünkü gçğe çıkmak için merdivenin nerde olduğunu biliyorum''


Of,dağıldım ben burada.


Bu genç kız yok mu!Ben ancak onun yanında yaşayabilirdim.Tanrı aşkına söyleyin bana yaşamayı istemek suç mu?


Elimde olsa tüm dizeleri paylaşacaktım da, neyse...
Psikoloji alanında da yol gösterici olmakla beraber Marcel  Proust'la karşılaştırılmasını doğru bulmuyorum.Biricik bir eser.Okunası sonra sevgiliye hediye edilesi bir kitap...Ya da bunu daha önce okumuş bir sevgiliye sahip olmak!


Sanırım ağlayacağım.


Okuyun! Şiddetle tavsiye ediyorum hatta okumadığınızı hissettiğimde bizzat şiddet göstereceğim!


Seviyorum hepinizi,öptüm...

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Çok ıskalanan bir kitaptır okumanız çok güzel...

honeybee dedi ki...

anlaşılan sizde okumuşsunuz, ne güzel...

Unknown dedi ki...

Evet, uzun zaman önce okuduğum bir kitaptır.

honeybee dedi ki...

kelimelerinde bu kadar yerinde oluşu çok güzel,ne bir kelime alınabilir içinden nede konabilir.herkes okumalı!
ve psikoloji alanında da gerçekten çok iyi açıklayıcı...