20100724

...touch...

Güzel insan Feridun Düzağaç ''dokunulmazsam ölücem'' demişti de, ne tuhaf demiştim...
Tuhaflaşmak içime işledi...
Tuhaftan daha öte bir durum var mı?
Biliyorsanız siz koyun adımı o halde...


Cem, şöyle demişti; 
''ve aşk şimdi çok uzakta uyuyan bir çocuğun kalbidir,
ve şimdi bir kalbi bir bedenden ayırıp gitmenin tam vaktidir...''
Olağanüstü demiştim bende,bu, gerçek olamayacak kadar acı...
Hoşçakal demek ne zaman güzel oldu ki?


Şimdi Feridun sözlerinden daha tuhaf bir alemde,Cem sözlerinin kıyısına sürükleniyorum...
Bazen insan olmanın verdiği o acizlik,kendinden başkasına ihtiyaç duyma saçmalığı öyle sinir ediyor ki beni,Dexter'a dönüşmekten korkuyorum...Sabahları iyi maskemi takınıp,geceleri insan doğramak,pekte kötü değil,hadi kabul edin sizde...Ama korkuyorum tabi.


Hani telefonun şarjı bitecekken sürekli dıt dıt öter ya ona çok sinir oluyorum ben...Bu problemi de halledeceğim...Düzeltilmesi gereken ne kadar şey varsa ben düzelteceğim,uhuv,süper kahraman olacağım hatta...Ya da kötü (adam diyemem) kadın...Zaten ben filmlerde hep kötü adamları severim,buradan bile belli...Bir gün kötü olanların kazandığı bir roman geçerse elinize ben yazmış olabilirim,kötü adamların dünyayı yok edebildiği bir film görürseniz,içinde mutlaka benimde parmağım olmalı...
Ne demek istediğim anlaşılıyor mu?Anlatabildiğimi sanmıyorum...
Mavi ojelerim var ama artık,o mutlu ediyor beni,hemde annem aldı,inanılmaz!
Mavi kelebekleri de çok severim ben,baya tutkunuyum hatta...
Aslında,bazen, 18 yaşın altında olmak daha iyi diyorum.Öyle çok büyük sorumluluklarının olmaması,bir şeyleri yapmak zorunda olmamak falan...Yarın kontör alacağım artık,mesajlaşmak nasıl bir  şey merak ettim.Pek ilgili olmadığımdan, gelen mesajlara cevap alamayanların saldırısından kurtulacağım!


Resimlerde ne zıt değil mi?
İçimde böyle,birbirine zıt bir sürü ses var...Birinin Mısır'lı(eski Mısır'lı) diğerinin Fransız olduğunu sanıyorum...Şu sıralar Fransız olanla iyiyiz.Kendi sesim susuyor hep tabi onların yanında.Zaten konuşmaktan çok,dokunulmaya ihtiyacı var onunda...Gerçekten korkmadan parmağının ucuyla da olsa düşüncelerime, duygularıma dokunabilecek biri var mı ki yer yüzünde?
Gidiyorum artık tamam,eziyet etmekten zevk almıyorum sana da canım blogum, fakat biliyorsun ki susturamıyorum bazen bu sesleri...Sesler benden daha uzaktalar,ama içimde yankılanıyor...
Kalp sızlayınca çatlar ses,kalemden akarak kana dönüşür kağıdın üstünde...Böyle,çok akıttım kanımı,çizikler içindeyim...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Kalp sızlayınca çatlar ses,kalemden akarak kana dönüşür kağıdın üstünde... işte cümle bu.

honeybee dedi ki...

=),öyle olduğunu sanıyorum...