20100325

Yağmur gibi güzel bir şey var mı ki?
Yağmur gibi,rahatlatıcı bir dost?Ne zaman ihtiyacım olursa gelir bir de şirin şey...Okul çıkışı da öyle.Sokakta her gün ki gibi yürümek hatta aynı sokaklardan geçip,aynı anı yüzlerce kez yaşamak sıkmıştı beni.Sonra yağmur yağdı...Artık o yol, bambaşka bir yoldu.Her zaman eve gelmiş olsam artık diye düşünürken,bugün yol hiç bitmesin,hatta uzadıkça uzasın,ancak yağmur dindiğinde eve girmiş olayım diye düşündüm.Ben düşünüyorum da yağmursuz yaşayamam,yağmursuz düşünemem hatta...Çok önemli o,hem de çok...


"S" de öyle...Çok,çok güzel bir dost o...Anlaşabildiğim tek yaşıtım hatta=)Senelerdir beraber olmamızın hikmeti olacak ki iyi tanıyor beni,ya da öyle görünüyor..Ama benimle yaşamayı biliyor..Şer olup da hayırlı bir iş mi olurmuş derdim,işte en güzel kanıt.Annem ve babam ayrılmak istemeselerdi belki hala İzmir'de olurdum,belki "S"' imle hiç tanışmayabilirdim de,belki bu düşünce aleminde bile olmazdım.En çok gözüme çarpan,iyi ki bu şer olmuş dediğim hayatımın en önemli ayrıntıları bunlar.Sizinle niye paylaşıyorum,bilmiyorum...Ama anlatmak mutlu ediyor beni."S" ile bunca zamandır birlikte olmamızın bir nedeni mutlaka olmalı.Beni anlayan,bilebilen bir insan,daha da önemlisi aynı yaşta olup beni sevebilen bir insan,tanımak için çabaladı kimi zaman,kimi zaman kendimi ona çok alıştırdım bende.Artık o olmazsa olmaz gibi.İyi bir dost sahibi olmak güzel mesela.Çok mutluyum çok.Hayatım çok güzel...Çok şükür!!
Sahi hala İzmir' de yaşıyor olsaydım ne fena olurdu.Bu düşünce alemine düşmemiş olurdum belki..Of çok korkunç,çok...Çok korkuyorum da henüz fidan gibi olan fikirlerimin bir gün ağaç olamamasından...Zararı yok,küçük bir ağaç olsam da yeter bana...Her kış mevsiminde fikirlerimde olgunlaşır tıpkı ağaçlar gibi...Ölümü görür,ölen hayattan ibret alırım....


Son ettiğim lafı okulda dile getirsem beni kapatacaklar diye korkumdan asla söylemem.Bilmiyorum çok tuhaf davranıyorlar bana.Tabi onlara göre asıl tuhaf olan benim.O yüzden okulda ağzımı bıçak açmıyor blogcum.Mutluyum ama valla!Hani bunların bende gizli kalması gerekir aslında biliyorum.Ama doğal yaşımı da aşamam.Aşmaya çalıştığımda içimde birikerek sevgili dil anlatım hocamın tabiriyle boyumdan büyük konuşuyorum.Bugün bir hikaye yazdım,kendi haline bırakırsak seni ereceksin sen falan gibisinden laflar etti.Birde bana güvenesi de yok gibi,bir işi bana bıraktıklarında küçücük çocuk kadar değil misin sen, falan diyor.Dediği insanda yaşıtım bir arkadaş olmasa hadi neyse...Bazen gerçeğiyle şakasını ayırt edemiyorum.Neyse saygı duyarım.Okulda tamamen soyutlanmış bir insanım.Merak ettim sordum;sınıfımdaki ince uzun bir kıza...Neyim tuhaf benim?niye böyle düşünceli gözlerle bakıyorsun bana diye...Çünkü öylesin dedi.Ne diyeceğin hiç belli olmuyor,hep susuyorsun konuştuğunda da tuhaf konuşuyorsun falan dedi.Bakış açım çok farklıymış.(üzülüyorum aslında evet=( )


Dün Diyojen'le ilgili yazılar okudum da,bir gün onun gibi olup çıkmak düşündürüyor beni..Blog iyi ki varsın..Sen hayata bağlı önemli bir kökümsün benim.İçimde kalanlar birgün taşınca ne haddime diyojen gibi değil ama onun bir temsili resmi gibi olmak aklıma geliyor bazı bazı...Elime bir fener alıp sokaklarda "insan arıyorum insan" der miyim ki bana bakan meraklı gözlere...Beni anlayıp benim gibi düşünecek birileri olsun isterdim ben hep çevremde...Bak böyle söyleyince de kibirliyim gibime geliyor...Ne olduğumu hala sorguluyorum...Ama o tek insan bile mutlu olmama yetiyor benim.Tek olması özel biri olduğunu da açıklıyor tabi.İyi ki bu hayatı yaşıyorum.Kelimelerim oldukça basit,daha derin olsun istiyorum mesela.
Neyse Teoman'ın dediği gibi''daha çok küçücüğüm yeni bir hayat var önümde kendimi bilirsem yürüdüğüm yol benimle''olacak.İyi ki Teoman da var ya...Bak bu şarkıda da öyle değil mi? Sezmiş olmalı böyle sözler duymaya ihtiyacım olduğunu.Neyse 'her şeye rağmen' çok seviyorum sizi=)

20100321

Bak Güneş yüzünü iyice gösterdi...
Nazlı bir kız gibi,yüzü görüldüğünde ısıtan...En sevilen,taze duygular yetiştiren...




Güneş'in ortaya çıkışı ile her şey öyle güzelleşti ki, ben bile iyiyim şimdi...
Her yere uzak her yerden yakın sokağıma yürürken bile yorulmuyorum şimdi...
Okul dönüşlerimi izle!
Şehrin ortası saydığım belediyenin bulunduğu mahalden biraz ilerle,
Uzunca bir çay var orada,içi kurumuş,umutları sönük..
Uzunluğunca yürü...
Kurumuş bir çeşme çıktı karşına,
Düşün ne kötü...Su yaşamını yitirmişçesine...
Dik yokuşlar var karşında dayanabiliyor musun?
Bak evet, evet oraya bak...
Önceden kimlerin hanesi oldu kimbilir?
Şimdi dokuma evi olmuş..
Tarihin korunması güzel şey!
İlerle biraz daha ne o yoruldun mu?
Ne yokuşlar var daha karşında...
Düzlüğe çıktın şükür,ilerle yavaş yavaş dinlenedur...
Solunda bir arazi var,ev yapılmış orta yerine,
Önceleri çocuklar top koştururdu oysa orada..
Yurtsuz kaldı  çocuklar,oyunsuz..
Arazinin karşısında bir ara,daha dik bir yokuş,
Yıldın artık değil mi?
Hadi bu son çık şimdi o yokuşu...
Üç ara var karşında,
Ortadakine gir...Devam et....
Evet şükürler olsun...
Artık iniyorsun yokuşu..
Merdivenlerine trabzanı yeni konulmuş küçük yuva benim!
Kuzenim doğmadan önce yoktu o trabzan...
Ayaklarımızı sallar, uçuyor gibi yapardık..
Anahtarımı çevirir eve girer,karanlıkta yolumu bulurum...
Bilirim odama girer girmez karanlık olsa da 
Hemen girişte bilgisayar masam var atıp anahtarı..
Açarım lambayı...aydınlık...ne güzel şeysin sen....
Teoman'ın sesini duyuyorum biraz sonra...
Yine bana söylüyor işte..
Nasıl inkar edersiniz benim olmadığımı?
Doktor doktor diye haykırıyor...
Bu bana değil de kime?
Bir gün böyle geçip gidiyor...
Bir gün sahiden ''Doktooorr,doktooorr'' diye çağrılmayı çok istiyorum 
Evet!, istiyorum...
Hayalperestsin diyor şimdide,
Evet çok iyi tanıyor bu beni..
Hayalperestim,güzel hayaller peşinde...


Evet evet tanıyor olmalı beni,ya da ben çok seviyorum onu...


Güneş güzel,günler çook güzel...
Sende güzelsin=))
Kendine iyi bak....

20100320

Artık Darla değilim=)

Uzun zamandır beklediğim şu 'tel çıkarma' faslı bugün gerçekleşti.


Önceki geceden haber almış olmamla birlikte sevinç nidaları atarak evi sarstığım önemli bir olaydır bu.Sabahın erken saatleri uyanıp kendime heyecan yaratmam söz konusudur.(normal bir zamanda tatil olup da uyanmam mucizevi bir olaydır,henüz gerçekleşmemiştir.)Neyse efendim,ben gittim o çok sevdiğim koltuğuma uzandım ve  yersiz bir heyecan beslediğimi fark ettim.Bir güzel çenemi çekiştirerek tellerimin sökülmesi ile ağzımın boş kalışı üzülmeme sebep olmuştu.Sonrasında dişlerime bakıp Sezai Karakoç' un o güzel mısralarından hiç nasip alamamışlığımdan  garipsedim.


Dişlerin öpülen çocuk yüzleri 
Güneşe açılan küçük aynalar
Sert içkiler keskin kokular dişlerin
İçinden geçilen küçük aynalar...



Benimkiler maşallah boy aynası =)Yok, yok sayın okurum, durum o kadar vahim değil,göz alışkanlığı arıyor garip bir şekilde onları.Neyse artık yok!


Teyzemde hep Darla'ya benzetirdi beni...Terbiyesiz!!...Ama artık Darla değilim=)
O kuafördeki kadınları yalnız yakalamayı düşünüyorum.Lan insan biraz iyimser olmaya çalışır..Tanımıyorum tabi ben onları.Sevgili diş doktorumla ara verince annemin arkadaşının evi yakın olduğu için oraya gittik,evin yanında kuaför,kapısının önünde iki bayan(cidden bayan,baya bayan,çok bayan).Aa selamlar, kolay gelsin sizce dişlerim nasıl gibi salakça bir soru sordum.Aa daha önce ne oldu ki? gibi bir tepki verdi bayan(çok bayan).Ah bir yalnız yakalasam....


Neyse, sevgili diş doktorum 15 dakika falan dediyse de 1 saatten fazla bir süre çenemi açık tuttuğumu düşünüyorum.Çok fena,baya fena,cidden fena.(tekriri seven insanım ben=))
Canım doktorcum benim ya böyle arada ısırırdım da ben onun elini falan...Özleyeceğim...Ahh ahh ne kadar teşekkür etsem az.Ama başından beri hiç ağlatamadı beni ahahahhah=))
Artık bitti işte...


Bak blogcan; bu metinden çıkaracağın dersi de söyleyeyim:
Dişine iyi bak...Benim gibi su soğuk gibi saçma bahaneler uydurarak günde 1 kere zorunluluktan fırçalarsan sonun dişçi koltuğu olur.Aslında seviyorum o koltuğu ben ama ağzının içinde yaşananlar üşengeçliğin sonudur bilesin...


Yine de bunca acının sonunda bir gelişim gösterebildiğim ve hayal kırıklığına uğramadığım için tekrar tekrar teşekkür ederim doktorcuğuma=)(sevilesi insan)


                                                                                   Sağlıklı günler dilerim....







20100311

to speak?

Çok nadir konuşurum.Genelde kendimden çok emin olduğum konularda konuşurum.Dinlemekle yetinirim hele karşımdaki iyi bir konuşmacı ise hiç sıkılmam gerçekten,o bitirinceye kadar duraksız dinlerim.Bunu söylediğimde aklıma şu malum söz geliyor;söz gümüşse sükut altındır...
Başından beri böyleyim ama ben...Eğer çok iyi biliyorsam konuyu kendimi kaptırabilir saatlerce konuşabilirim de.Bazen gereksiz bir işlev gibi geliyor.Bazen anlaması gereken, bir kelimeyle bile anlayabiliyor...Bir yerde şunu okumuştum;

''Bir bilgeye sormuşlar;
-Bir insanın zekasını nasıl anlarsınız?
-Konuşmasından.
-Ya hiç konuşmazsa?
-O kadar akıllı insan yoktur ki, demiş''


Hım hatırladım,Güzel ve Etkili Konuşma(İsmail Dervişoğlu) diye bir kitap almıştım 6. sınıfta olduğum sıralar...Oradaydı bu.Ama tabi ben o kitaptan önce de iyi konuşuyordum lütfen yani,yanlış anlamayın lütfen sayın okurum.Güzel konuşmayı kendime meslek edindiğim zamanlar en ince detayına kadar öğrenmem gerektiğini düşünmüştüm.İhtiyacım olan şeyler ilginç bir şekilde karşımda bitiverir, bu da öyle oldu..Bunu seviyorum =)

Ha şimdi ben bunu niye yazdım...
Görüyorum ki çevremde onca insan bile bile yanlışları gözüne bata bata inatla hemde, kendi öz dilini kaybediyor.Hani çok kitapçıl zamanlarımdayım ya bunu da bir okuyun kendinize gelin ya...diyeyim dedim işte ve dedim...Kitabın içinde konuşma kuralları,egzersizler ve önemli bilimcilerden metinler var...
Bu sanırım benim şu ana dek tam manasıyla bitirdiğim tek tük kitaplardan...

Şimdi diyeceksin madem kitap yararlı sen niye konuşmuyorsun falan..
Evet kitap gerçekten yararlı,fakat bu benim yaradılışım da var sanırım.Her an sükut halindeyim ve bunu severek yapıyorum.Karşımda konuşan insana ise o konuşma esnasında ciddi bir tavırla saygı duyarım.Söz bana bırakıldığında da emin olduğum,inandığım cümlelerimi ilgi çekici bir yolla aktarırım.Bu kitaptan önce de böyle miydi, hatırlamıyorum.Çevremdekiler beni zevkle dinlerlerdi ya da en azından rol yaparlardı.Ama katlanılacak şekilde konuşuyormuşum diye düşünüyorum.O zaman şöyle ki güzel konuşmak yapımda olan etkili konuşmaksa kitaptan öğrenebileceğim şeylerdi.Aslında okumuş olanlar daha iyi anlarlar.
Evet,dinleyici olmaktan memnunum.Konuşmam gerektiğinde kendimi ifade edebilecek kadar da birikimim var.Ama yetmiyor tabi,daha fazla,daha da fazla....Şu an ardınca sıraladığım,okumak için can attığım yığınla kitap var.Çok geciktim diyorum,üzülüyorum......

Uyku gereksiz birşey zaten ya, bir kaç saat daha eksiltebilirim ondan..bu sürede de daha fazla okumuş olurum.Okulda da güya okuma saatleri var,daha neyin ne olduğunu anlamadan pat!, tamam derse geçiyoruz falan...Off...Devamsızlığım da çoğalmış mı ne ayrı bir sinir..Nasıl yetişiyorsun diye soran yokta...Neyse...
Bol okumalık günler dilerim...

20100309

Carpe Diem - Sonsuz Hayat Seni Bekliyor

Carpe Diem - Sonsuz Hayat Seni Bekliyor Evet!...Bana hitap edecek birşeyler buldum gibi... Arka yüzdeki yazıda adeta bana sesleniyor.Hayır, hayır hepsini okumam lazım....

Harftir,harf kalacak!

Harflere rakam demenizden nefret ediyorum!


Onlar hep harfti,hep sesti onlar işte...
Gereksiz bi şekilde niye rakam dersiniz ki?
-(abc 3 basamaklı bi sayıdır) 
hayır efenim o hiç rakam olmadı aslında o hep alfabenin ilk üç harfiydi.Sonra gel de matematikten nefret etme.Hassasım bu konuda işte.
Seslerle yalnız ben oynayayım istiyorum aslında ben, böyle her ses düşlerime dokunup şekillensin istiyorum...Söz konusu sinir geçen sınavda dil anlatım bölümünün hepsini tamamlamış fen e ve sosyale   ilgi gösterip dokunabilmiş fakat matematik bölümünde adeta sayfalara kıyamamışcasına, dokunamamış, boş vermiş olmamdır.Tabi ilk soruda gördüm abc sayısı diye bir şey bozuldum hemen,o an tiksindim cevap kağıdından ve ayrılmak gerektiğini fısıldayıp hocanın eline verdim.Niye böyleyim bilmiyorum, bazen hayatımın seslerle ilerleyeceğini düşünüyorum...Şu ana kadar hep küçük harflerle gösterdim ya kendimi artık büyütmem gerek...Seslerim büyüdüğünde herkes bilecek olup biteni...
ve artık  üç noktayı bırakıp malum hikayenin sonuna tam bir nokta koymak istiyorum..
Zaman var daha biliyorum aslında...


Ve sen,istediğini söyle bana...Ama de bir şeyler işte...


Sanırım kendimi ifade ettiğim tek yer senin yanın sevgili blogum...


Hayatımda biraz değişiklik istiyorum...Mesela; turuncu,mavi, mor oje istiyorum ben...
Sürüceğimden mi sanki,can sıkıntısı...Artık tamamen yaz gelsin...


Sanırım bir oyuna başlamak üzereyim...Nasıl olur bilmiyorum...Ama denemek istiyorum evet!
Sanki bir batılılaşma evresindeyim...Böyle şeffaf bir geçit var,geçtim geçiyorum...Öyle yani,her hareketimde,tavrımda görebiliyorum bunu...


Aslına bakarsan yaz gelsin bak nasıl olacağım...Herşey daha eğlenceli olacak...
Blair le Chuck bile mutlu artık ya =)


evet bu metin anlam birliği olmayan saçma cümlelerden meydana geldi.ve evet,hiç bir mesejı yok...Artık gidebilirsin teşekkürler...


                                                                                                                              Çok Çok Öptüm....