Ellerin,ellerin ve gözlerin...
Daha önce böyle başlamış olduğum yazıda bu kadar yoğun değildi hislerim...Yeni doğmakta olan bir günün karanlığından daha ıssızdı kalbim ve biliyordum işte doğacağını o güneşin...Her akşamın inişinde kana boyanırdı günüm,senin olmadığın bir dünya fikri batardı hep içime,sensizliğin fikri götürürdü beni düş sokağımın sonu olmayan hikayesine..
Yine,ellerin,ellerin ve gözlerin...
Dokunsam hayal olup gidecek işte...Ellerin diyorum ki, senin ellerin,dokunabilmeye bile uzun hayaller kurduğum ellerin...Ve işte gözlerin gözlerime değdiğinde içimde kurduğum köprüleri yıktığım...
Ellerin daha fenası,tenimi dirilten ellerin,ölü tek bir hücre bırakmadan...
Gözlerin çünkü, nefesini bırakırken göğsünden hüznü gördüğüm için daha fena sevdiğim gözlerin...Ellerin ki ellerin benim...Gözlerin,benim gözlerim...Bıraksan hatta ben olabildiğine senin...
Velhasılı, anlatmaya gücüm yok,ellerin ellerin ve gözlerin cennetim benim...Hayatım uçurumun kıyısında,bir el uzanıyor ki,ellerin işte senin ellerin...Beni kurtarmaya yeminli,her düşüşümde beni kucaklayan ellerin...
Tatlı dilin,ufacık yalanlar fısıldarken kulaklarıma yine de mutlu olduğum tatlı dilin...
Tatlı dilin,aidiyetimin ellerinde olduğunu fısıldayan,bağımlılığıma karşı koyamadığım tatlı dilin...
Ve işte, o dildir ki bu hikayeyi bu hale getirdi...O dil ki, hayır diyemediğimden bu hikayenin kahramanları olduk...Tatlı dilin, dudaklarımın ucuna kıvrımlar dolusu gülücük yerleştiren...
Sesin, duvarlarda yankılanırken, başkasının duymasını kıskandığım güzel sesin...Sesin,o güzel besteleri söylerken, susup dinlediğim...Sesin,duymaya doyamadığım...
Ve sen,tamamiyle sen,
Yeryüzüne hiç doğmamış hayaller kurduğum,
Zamanımın hepsini yanında geçirsem yetmeyecek sen...
İyi ki varsın sen...
Hikayelerimin hepsinin sonuna senli bir nokta,ilki bu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder