20110228

"hiç-bir-şey"

...

Hiçbir şey’i düşündünüz mü? Malum, “hiçbir şey” terkibindeki hiç Farsça, bir Türkçe, şey ise Arapçadır. Bin yıllık tarihimize bakınca, hiçbir şeyin “hiçbir şey” kadar “Türkçe” olduğunu göremezsiniz. Bu kelimede kardeşlik var. Birlik var. Kesrette vahdet gibi, hiçlikte varlık var. Her şey, ‘hiçbir şey’de mündemiç olmuş sanki. Farsça-Türkçe bitişik yazılırken, Arapçaya küçük de olsa mesafe konması bile manidar. Hiçbir şey, dilimizin ve tarihimizin atom çekirdeği gibi. Hiçbir şeyi anlamak her şeyi anlamaktır.  

....




Düşünmüş müydünüz sahi?..

20110218

bende doğdum,15 defa...

Ey ben!
Yaşantına anlam kat.
Ömrünün saniyelerini say.
Hayatı bir tüy gibi hafif yaşa.
Kader okyanusunun dalgalarına bırak kendini.
Yapman gerekeni yap sadece,
sonra da bekle.
Haris olma!
Çırpınırsan batarsın.
Tutkular batmanı hızlandırır.
Teslim ol!

Kenz faran


...demiş.İyi de demiş, sahi ben bir şeyleri unutuyorum derken kimliğimi hatırlamak!

Kış geldi diye, kabuğuma iyice çekilmiştim.Şimdi havalar böyle güzelken, insanlardan tiksinmeyi bırakıp, kendime gelmeye çalışmalıyım.Gel sevgili okur, otur yanıma sana anlatacaklarım var!

Mevsimleri, yaşlara benzetmiştim uzun zaman önce.
İlk bahar, minik bir çocuk, kız veye erkek, yeni bir insan!
Yaz, genç bir insan belki 20'li yaşlarında...
Sonbahar, o tabi ki, olgunluk döneminde...Belki 35...
Kış,ölü bir ceset, toprak gibi..Yada kış, yeniden doğuş...Dirilmeden önce beklenen zaman...

Ben, ölümü yaşadım bitirdim.Şimdi yeniden diriliyorum,toprağımla, eriyen karlarımla..
Geçen yıl, unutmaya yüz tutan bilgilerimi hatırlamaya, notlarımı bulunca başladım.Sahi şu cansız şey, benden daha çok yaşayacak kimbilir...Dostumdu bir zamanlar. üzerinde gece olan defterim.Notlarım, yaptıklarım...Bana farklı şekillerde söylenilmiş aynı anlatılar, kısa kısa tuttuğum aynı anlamı taşıyan cümleler.Tabi ya, yaşamak öyle kolay değil.Şimdi, kaldığım yerden devam edeceğim,biraz daha çoğalarak..Özlemişim seni,çok...

Bütün bir uyku zamanı zamanında neden durdum?
Yalnız başına olmaktan korktum belki.Şaşkınlık da diyebilirim.Hep uykudan önceki zamanda gibiydim.Uykulusundur ama teslim edemezsin bir türlü zihnini boşluğa...Bunu ne çok yaşıyorum,nasıl canımı sıkıyor anlatamam.Gözlerim açık,uykudayım.Karşımda sıradan bir nesne, kendisinden çok başka bir anlam yüklenip karşıma dikiliyor.Belki düşüyor üzerime, belki dişlerini gösterir bir köpek gibi adım adım yaklaşıyor..Çığlık atmak istiyorum, boğazımda ses yok! Hırıltıya benzer bir şey. Zaten açık olan gözleri,uyandırmaya çalışmak...Aklın yerindeyken, rüya görüyor olmak..Bilince aşırı yüklenme sonucu belkide..Yalan söylemeye lüzum yok, bu rüyaları bile özlemişim ben.Acı çekmek zevk mi veriyor sana, derler insana..Şey, belki de..Evet...
Asıl acı, sessiz kalamamam da, kafamın içinde bin türlü ses varken bunları dışarı vuramamam...

Oh..
Doğuyorum...
Bir kaç saat sonra yeni bir gün başlayacak.
Ben yine uyuyor gibi yaparak kandıracağım güneşi, hemen gelmesin diye..Geceler öyle sakin, öyle güzel ki..
Kar tamamen kalktı sanki üzerimden..
Evet, doğuyorum...

Güneş'e tekrar inanmaya başlıyorum.Kendimden saklanırken, onlarda(inançlarım) kalmış her şeyin altında.
Şimdi sanırım önce, tembelliği bırakıp, hayalimdeki yaşantıya başlamak gerek..Sonra, yapmam gerekeni yapıp bekleyeceğim.Sınava hızlı bir hazırlık...Bilmediğim her şeyi yeni baştan öğrenmek mesela..Kendimden utanmam için bir gerek kalmadı, çünkü artık gerekenleri yapıyorum.Seni sevdiğini bildiğin bir insan, daha çok Sevgili yanındayken daha kolay bunlar.Yapmak zorunda hissediyorsun işte.Artık tembel olamazsın.
Yani, ben böyleyim x isimli dinleyicim.
Peki,sen nasılsın?
Sıkılmadın inşallah.
Yok konuş dersen, sabaha dek konuşabilirim ya bu zalimler izin vermez buna.Okul canım, okul..Hani her sabah kapısından en son benim girdiğim yer..Şimdi, ben gidiyorum, gel sende bana anlat bir şeyler,bekletme!..

Selametle!..